9 Mart 2015

Uzuun bir aradan sonra kocaman bir "Merhaba!"

Yazmayalı ne çok zaman oldu. O kadar çok özledim ki burayı anlatamam. Bu süreçte şuna karar verdim: Benim en sevdiğim hobilerimden biri yazmakmış. Yazamadığım her gün içim içimi kemirdi. Neredeyse 3 hafta olmuş yahu?! Nasıl geçmiş zaman farkında bile değilim. Yazı yazmamış olabilirim ama takip ettiğim bloggerların yazılarını okumayı ihmal etmedim tabi. Bir de insan yazmadıkça uzaklaşıyor bu eylemden. Anlatacak çok şeyin oluyor ama lafa nasıl gireceğini, nereden başlayacağını bilemiyorsun. Anlamışsınızdır sanıyorum ne demek istediğimi.
Bu geri dönüş yazısıyla birlikte eski ritmime kavuşurum diye düşünüyorum ben. Yazacak konular birikti de birikti. Artık bir posta ne kadarı sığarsa o kadarını kısaca anlatacağım sonra kaldığım yerden devam edeceğim yazılarıma. :)
Nerede kalmıştık diye düşünürsek en son İstanbul'un karlı bir gününde en'leri seçip şu yazıyı paylaşmıştım. O yazıyı bir seri haline getirmeyi düşünüyorum bu arada. Hoş bir enstantane oldu. İzmir'li biri olarak 3-4 gün süren kar yağışı beni çook mutlu etti. Herkes söylenirken ben tam bir mutlu keçi gibi karlar içinde bata çıka zıplayıp durdum, he arada düşmekten korkmadım değil. :)




Karlar çok çabuk eridi bitti. Bir ara hafif bir bahar havası yaşanmaya başladı ama o da çok kalıcı olmadı malesef. Şu aralar ise epey soğuk İstanbul. Bu arada eğitimler tam gaz devam etmekte tabi. Geçtiğimiz hafta sonu evdeydim. Canım hiçbir şey yapmak istemedi. Arada bir dışarı çıkıp gezdim ama çok da sosyalleştiğim söylenemez. Kaldı ki bunun için yaratabileceğim bir vakit de yok zaten. Ama yüzme kursuna devam ediyorum. Bundan bahsetmiş miydim bilmiyorum ama kursa gidiyorum her hafta iki gün, hem de çok keyifli. Spor da yapmış oluyorum. İnanılmaz rahatlatıyor.  Havuzdan çıktıktan sonra güzel bir duş alıyorum, mis gibi uyuyorum eve geldiğimde de. :)

Hobiler demişken geçen gün hocalarımızdan biri hobilerimizi sordu. Benim hiçbir hobim yok ki diyen bir sürü insan oldu. Bana biraz tuhaf geldi açıkçası. İnsan kendini rahatlatmak için hiç mi bir şey yapmaz, kendine biraz vakit ayırmak istemez yada herhangi bir şeye ilgi duymaz? Yani bir şeye ilgi duyup vakit ayıramamak ayrı bir şey tabi. Benim en ilginç bulduğum kitle hiçbir ilgi alanı olmayan insanlar.
İzmir'deyken bir sürü şey vardı bu anlamda hayatımda. Geçen yıl -bloğu takip edenler bilir- origami kursuna gittim mesela çok zevkliydi. Bireysel olarak da devam edilebilecek bir şey origami. O yüzden kurs bitti diye üzülmeye gerek yok. Youtube ve çeşitli sitelerde yeterince materyal var bu konuda. Hatta geçenlerde Ebay'den origami kağıtları satın aldım ama hala elimi sürebilmiş değilim kendilerine. Bir de hobi demişken hala İstanbul'a getiremediğim ukulelem var bir tane. Sahip olmayı çok istediğim bir şeydi zamanında ama öğrenmesi çok zormuş. Bakmayın öyle mini mini şirin bir şey gibi göründüğüne. :) İstanbul'a getirirsem öğrenmeye kaldığım yerden devam edeceğim.


Bu aralar boş durmayıp bolca kitap aldım. Sahafları dolaştık bir hafta sonu. Taksim'de Galata'ya doğru giderken bir pasaj var, adını hatırlayamadım şu an. İngilizce kitapları, Parasız Yatılı, Acı Çikolata ve Zahir'i oradan aldım. Vampire Knight ve Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları ise her gün eve dönerken D&R'ın önünden geçmemin ürünü kitaplar. Her geçişimde içeri girmemek için zor tutuyorum kendimi napıyım. Neyse ki hayırlı işlere vesile oluyor bu durum.
Örneğin, manga uzun zamandır okumak istediğim bir şeydi. Böyle gözüme gözüme çarpınca da hemmen aldım tabi. Aslında Death Note'u almak istiyordum fakat 1. kitap ellerinde yokmuş. Ben de bakındım ve sonunda bu mangada karar kıldım. Konusunu sonraki yazılarımda daha detaylı anlatacağım. Hem o zamana kadar bitirmiş olurum diye umuyorum. Şu an okuduğum bir diğer kitap ise Bayan P.. Tuhaf Çocukları. Çook heyecanlı bir kitap olacak gibi. Yavaş yavaş okuyorum ki çabuk bitmesin. Bir de böyle korku-gerilim türündeki kitapları epeydir okumuyordum. Özlemişim. Parasız Yatılı'ya da başladım bu arada. Füruzan hep duyduğum bir yazardı ama hiçbir kitabını okumamıştım şimdiye kadar. Bakalım ne kadar istikrarlı olacağım bu okumalarda göreceğiz. Kitap okuyamadığım için üzülüyorum. 2015 başladığından beri sadece 1 kitap okudum. Sinema ve dizi açısından da çok parlak geçmedi bu süreç. Neyse yavaş yavaş eski hızıma kavuşurum diye düşünüyorum.
Dün Mystic River filmini izledik erkek arkadaşımla. Yorumları en kısa zamanda yazmayı planladığım filmlerle alakalı yazıda olacak. Beklemede kalınız sevgili blog sakinleri! :)

Bu arada İstanbul'daki sergileri merak ediyor iseniz şöyle bir ajanda var, faydalanabilirsiniz. Bana da tavsiye edebileceğiz siteler olursa bu konuda (İstanbul'daki etkinlikleri takip etme amaçlı) çok müteşekkir olurum. :)


Daha öncesinde yazamadım bu etkinlik ile alakalı ama bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü biliyorsunuz ki. Biz de bugün erkek arkadaşımla İstanbul Üniversitesi Bisiklet Kulübü'nün organize ettiği ve Beşiktaş Belediyesi'nin destek verdiği bisiklet ile köprü geçişi etkinliğine katıldık. Amaç kadının güvenli ulaşım hakkına dikkatleri çekmekti. Çok da güzel bir etkinlik oldu. Biz Üsküdar'dan sürmeye başladık. Sonrasında motorla Beşiktaş'a geçtik ve başlangıç noktasına vardık. Oradan çook kalabalık bir grupla tura başladık ve hep beraber Boğaziçi Köprüsü'nü geçtik. Köprüde uçarım diye korkmadım değil bir ara. Çok rüzgarlıydı çünkü. Bir de çıkamadığım daha doğrusu güç bela çıktığım yokuşlar var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. En zevkli şeylerden biri ise yokuş aşağı giderken ki heyecan ve adrenalin. Çok zevkli hih hih. He bir de köprü altı, tünel vs. gibi yerlerden geçerken herkes zillerine, kornalarına sarıldı, kimileri çığlık attı filan. Ses yankılandığı için güzel bir atmosfer yaratıyordu. Ben bile bağırdım. :)
Bugünkü etkinlikten kareler,





İşte yazmayalı az çok böyle şeyler oldu. Oh, yazdım rahatladım. Sanki eksik bir şeyler vardı ve hallolmuş gibi bir his geldi şu an hehe. Sizlerde ne var ne yok? Yazılarımı özlemiş misiniz bakalım? :)






7 yorum:

  1. Mutlu Keçi sana kitap için bir önerim olacak madem Istanbul'dasın. Beşiktaş'taki Bahçeşehir Üniversitesinin çok kapsamlı ve 3 katlı bir kütüphanesi var ve dışardan üyelik kabul ediyorlar. İki kitap parasına bütün sene kitap ve dvd alabiliyorsun. Aklında bulunsun. Önünden geçersen bir gir. Beşiktaş'ta Barbaros Bulvarının dibinde yolun sahil tarafında. Hem de database'i online bakabiliyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Çok güzel bir bilgi oldu bu benim için. En kısa zamanda gidip bakacağım. :)

      Sil
  2. Yazılarını sahiden özledim, blogunu açıp da yeni yazı görmek, mutlu olma sebeplerimden :D
    Uzun süre yazmaya ara verince, yazmaya tekrar başlamanın zor gelmesi hakkında sana katılıyorum, aynı durumdan ben de muzdaribim.
    Son olarak, Death Note'u muhakkak okumalısın! :D Seriyi bitirmeme iki kitap kaldı, ancak en sevdiğim seriler arasına girdi bile çoktan.
    İyi günler, sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook teşekkür ederim, yorumun ne denli mutlu etti beni bilemezsin. Böyle şeyler duydukça insan daha da teşvik oluyor yazmak için. :)
      Death Note'a başlayacağım en yakın zamanda. Bu arada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları da tam senlik bir kitap gibi. :)
      Sevgiler, benden de.

      Sil
    2. Ne demek :) Hımm, okuyabilirim, tavsiye için teşekkürler :3

      Sil
  3. İstanbul'da yapılabilecek pek çok şeyi yapmışsın ne güzel :) Bayan Peregrine'in kitabını çok sevmiştim, Tim Burton filmini çekiyormuş sabırsızlıkla onu bekliyorum! Death Note'un mangasını okumadım ama animeyi nasıl soluksuz izlemiştim hatırlıyorum. Elimde bilgisayar geziyordum, yemek falan yaparken gözümü ayırmıyordum bilgisayarın üzeri çeşitli soslarla dolmuştu :) Parasız Yatılı'yı defalarca okudum, her okuduğumda helva ekmek yemek isterdi canım :) Umarım çok çok güzel anıların olur İstanbul'da :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çook teşekkür ederim! :) sizin Amerika anılarınızı da zevkle takip ediyorum. sevgiler efenim. :)

      Sil

Firefly Lane övmek için geri dönmüş olabilir miyim?

Açtım beyaz bir sayfa başladım yazmaya. Seni çok özledim canım blog. Bu yazı nasıl başlar neye evrilir bilmiyorum. Tam şu anda geçen hafta b...