29 Ocak 2018

100 Mutlu Keçi Günü / 1. Gün

Bilenler bilir bir ara 100 happy days ya da diğer adıyla 100 happy goat days diye dönüştürdüğüm bir mutluluk günlüğüne başlamıştım. O günlerin iyi hissettiren şeylerini bir araya toplayarak burada yayınlıyordum. O kadar mutlu keçiyiz dedik adımızın hakkını verelim yani değil mi? :)
Şaka bir yana aslında bu bir nevi fotoğraflı günlüktü benim için. Eski yazılarımı halen okuyorum mesela bu meydan okumadaki ve yarım bırakmış olmaktan dolayı da pek hoşnut olduğum söylenemez. O nedenle düşündüm taşındım ve tekrar başlamaya karar verdim.
Bu yazı serisini eskiden epey seven vardı hala kimler okuyorsa onlara da ilham verir belki. :)


Bu 100 günlük süreçte yazıları sağdaki "fotoğraflı günlük" kategorisinden siz de takip edebilir hatta belki severseniz sizler de katılabilirsiniz. Oldukça uzun bir süre bakalım ne kadar devam edebileceğim göreceğiz. Daha önceki seriyi 30. günde bırakmıştım. Bu sefer daha fazla ilerleyebilmek dileğiyle.  :)

1. Gün; Beşiktaş, martılar, deniz, kokoreç, yeni hayaller.

Bugünün karesi Beşiktaş'tan. Bugün kendi adıma verimli sayılabilecek bir gündü. Sabah uyandım ve kahvaltı yapana kadar kendime bir 2018 hayal listesi yaptım. Yıl içerisinde bu listedeki bazı maddeler silinecek ve belki yerine bazı yeni şeyler eklenecek. Ama bu haliyle bile baya tatlı bir liste oldu. Bu listeden bazı maddeleri yapmak çok kolay o nedenle en yakın zamanda çalışmalara başlıyorum. Güne güzel bir kahvaltı ile başladıktan sonra bir de hızımı alamadım yeni bir yazı yazdım. Daha doğrusu yeni bir yöntem buldum ve farkındalık düzeyimi arttırmak adına her haftanın son günü geçtiğimiz haftayı irdeleyen 15 soruya cevap yazıyor olacağım. Bu soruları instagram üzerinden Dünya benim evim sayfasında Öznur'un paylaşımında görmüştüm. Hoşuma gidince ilk kez bu hafta uygulamaya başladım ve keyif aldım belki aksatmadan her hafta devam ederim artık. Merak edenler olursa burada da paylaşabilirim ileride.
Yazma çizme işlerini hallettikten sonra biraz da video editleme programlarını karıştırdım. Bilgisayarımda imovie var ve baya karışık geliyor bana. Aylar aylar önce çektiğim bir Burgazada videosu vardı onu editleyip koyacağım galiba hafta içinde. He neden derseniz canım istiyor öyle açıp açıp kimse izlemese bile ben izliyorum sonra bu videoları hahah :) Mesela daha önceden youtube bu kadar patlamamışken ufak tefek gayet amatör şeyler eklemişim oraya şu an bakınca çok tatlı geliyor izlemesi.
Neyse güne bir bölüm dizi izleyerek devam ettik Uğur ile. Peaky Blinders diye bir gangster dizisine başladık. 1920'lerde İngiltere'de geçen bir hikayesi var. Bakalım devam edecek miyiz bilmiyorum. Müzikleri çok iyiydi ama ilk bölümden büyük bir coşku uyandırmadı devam edebilmek adına.
Artık yukarıda paylaştığım fotoğrafın çekildiği anlara gelsem iyi olacak galiba. :) Bugün tam da evde geçip gidecekken bir anda acaba yürüyüşe mi çıksak ne yapsak demeye başladık ve kendimizi Beşiktaş'ta bulduk. Çünkü neden? Çünkü canımız kokoreç çekmişti. Kokoreçin İstanbul'da farklı İzmir'de farklı yapıldığını buraya taşındıktan epey süre sonra öğrendim ve tabi ki İzmir kokoreç yemeye başladım. Forever İzmirlilik! haha. Beşiktaş'ta kokoreci genellikle Kartal kokoreç diye bir yerde yiyoruz. Gayet güzel lezzetli yapıyorlar. Akşam yemeği için geldiğimiz Beşiktaş'tan hem karnımız tok hem de boğaziçi köprüsünün o ışıl ışıl görüntüsünün altında salına salına giderek mutlu mesut ayrıldık. Günün küçük mutluluğu da dönüş yolculuğunda kalorifer peteği yanına denk gelip ayacıklarımızı bolca ısıtmak oldu.

Şimdilik böyle canlarım. :)

Yarın gelecek yeni yazıda buluşmak dileğiyle! (her gün bu kadar uzun yazı beklemeyin he benden bu ilk yazı diye böyle oldu.)

İyi geceler efenim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Firefly Lane övmek için geri dönmüş olabilir miyim?

Açtım beyaz bir sayfa başladım yazmaya. Seni çok özledim canım blog. Bu yazı nasıl başlar neye evrilir bilmiyorum. Tam şu anda geçen hafta b...