27 Nisan 2015

Film Meydan Okuması 3. 4. 5. 6. 7. vee 8. Gün (yettim gari!) :)

Merhaba, merhaba, merhaba sevgili blog sakinleri.

Kaç gündür neden yazamıyor bu keçi diyorsunuz kesin, demiyorsanız da şimdi durup bir düşündünüz değil mi? Neden yazamıyordum hemen söyleyeyim. Kardeşim İstanbul'a gelmişti çünkü. İnstagram'dan takip edenler görmüştür. Ben de ona İstanbul'u gezdiriyordum bildiğim kadarıyla. Ne diyeyim iyi gezdik vallahi. :) Sabahın erken saatlerinde çıkıp gece ancak eve dönüyorduk. Bu dopdolu geçen günlere ilişkin güzel ve bol fotoğraflı bir yazı hazırlayacağım birkaç gün içinde ancak şu an konumuz bu değil.
En son 1. ve 2. gün yazısını yazmıştım meydan okumamızda. Şimdi diğer arkadaşlara yetişmek için acilen geri kalan günleri yazacağım ve yarın kaldığımız yerden sindire sindire yazmaya devam edeceğim. Henüz diğer cevapları da okuyamadım bu arada. Yazımı bitirdikten sonra kim ne demiş, nasıl yorumlamış soruları diye merakla okumaya gideceğim hepsini. :)

Eveeet, keyifli ve uzun soluklu bir yazıya hazır mısınız? Şimdi benim seçtiklerim geliyoor! :)

3. Gün: En sevdiğiniz aksiyon/macera filmi oyuncusu kim?

Açıkçası çok fazla izlediğim ve hakim olduğum bir tür değil bu. Yani arada tabi ki izliyorum bu tarz filmler ama özellikle şu oyuncunun hayranıyım, çoğu filmini izledim kıvamında değil. Yine de düşününce aklıma Angelina Jolie geldi nedense. Sanırım bu kadını en çok bu tür filmlerde beğeniyorum. Zihnimde en çok yer etmiş yapımı ise Mr. ad Mrs. Smith. :)






4. Gün: En sevdiğiniz korku filmi hangisi?

Öncelikle şunu söylemem lazım ki tek başıma asla korku filmi izleyemem. Özellikle şu şeytanlı, ruhlu, görünmeyen varlıklı filmler benden uzak dursunlar. Ufakken kardeşimle böyle filmler izler sonra sürekli tuvalete beraber giderdik haha aklıma o günler geldi şimdi. :) Hala da çok korkarım ne yalan söyleyeyim. Ama bol gerilimli, adrenalin dolu filmleri seviyorum. Mesela geçtiğimiz aylarda şu filmi izlemiştik ve ben izlerken baya gerilmiştim. Hani şu parmaklarının arasından sahneleri izleme, arada her an bir şey çıkabilir korkusuyla başka tarafa bakma şeklinde.. :)


The Descent, 6 arkadaşın keşfetme amaçlı girdikleri bir mağarada başından geçen korkunç olayları anlatan bir film. İçinde bolca kan var baştan söyleyeyim. Ama ben kanlı şeylerden tiksinmem genelde. Siz çok rahatsız oluyorsanız izlemeyin. Bu arada çok çok bayılmadım evet ama bir gece yarısı popcorn eşliğinde bol gerilimli bir şey izlemek istiyorsanız tam da o ihtiyaca hizmet ediyor. 2.sini de izledim fakat hiç beğenmedim. Hatta duyduğum kadarıyla 3. sü de çıkmış. Bitmiyor, bitemiyorsa demek ki. :)


El Orfanato (The orphanage), İspanyol sinemasının gerilim-korku türünde ne kadar başarılı olduğunun kanıtı niteliğinde bir film. Meydan okuma sorularında özellikle gerilim filmi kategorisinde bir soru yoktu o yüzden ben bu soruya gerilim türünü de dahil ederek cevap veriyorum. El Orfanato da bu klasmanda çok özgün sayılmasa da türünün hakkını veren bir film olmuş. The Others filmini izleyip sevdiyseniz bu filmi de seversiniz bence. Korku ve gerilimin yanı sıra dram yönünün de ağır bastığı bir film. Hatta finali itibariyle duygusal bir sona sahip olduğunu da söyleyebilirim.

Bu arada ufak bir not, 80'lerin sonunda doğmuş biri olarak pek tabi ki A nightmare on Elm Street serisi benim için her zaman ayrı bir yerdedir. Üzerinden yıllar geçse de kendi klasmanında en iyilerde yer almaması ayıp olur bence. Ustalara saygı kuşağı gururla sunduu. :))


5. Gün: En sevdiğiniz drama filmi hangisi?

Bu türde sayabileceğim çok film var sevdiğim. Oldum olası en'li sorulara cevap vermekte zorlanmışımdır zaten. Biliyorum ki şimdi buraya ne yazsam bir süre sonra "Aa şu da vardı unuttum, onu da çok seviyordum." diyeceğim. O yüzden aklıma ilk geleni söylüyorum.


Incendies, son zamanlarda izlediğim ve psikolojik anlamda beni yerle bir etmiş inanılmaz etkileyici filmlerden bir tanesi. Böyle bir şey olamaz, bu kadar acı olamaz deyip duruyorsunuz. Genelde ağlamayan ben bile filmi izlerken gözyaşlarımı  tutamadım. Lübnan'lı bir kadının ölümünden sonra aralanan sır perdesi, gençliğinde yaşadığı tüm o vahşet dolu olaylar, savaşın yıkıcılığı ve ailelerinin geri kalanını arayan 2 kardeş. Film boyunca o kadar geriliyor, sinirleniyor, üzülüyorsunuz ki sonlara doğru artık bu kadarı da olmaz dediğiniz anda, daha da kötüsü ile film sona eriyor. Radiohead şarkıları ile de katmerleniyor sahneler. Mutlaka izleyin derim.

Trailer:



6. Gün: En sevdiğiniz komedi filmi hangisi?

Bu kadar ağlayıp üzüldükten sonra biraz yüzlerimiz gülsün diye akabinde bu soru gelmiş sanırım. Komedi türüne pek hakim sayılmam açıkçası. Biraz imdb ve mubi listelerimi kurcalayayım bakalım. :) Eveet, sevdiğim komikimsi filmlerden bir derleme yapacağım şimdi size. Aralarında sevebileceğiniz bir şey çıkar belki.


The Hangover


Yes Man


Toy Story


Mean Girls (gençlik filmi)


Barfi!

7. Gün: Sizi mutlu eden bir film seçin.

Bu tür galiba benim en sevdiğim türlerden biri. İngilizce tabiriyle "feel good movie" ler. :) Hatta epey zaman önce şöyle bir liste yapmıştım blogda. O kadar seviyorken haliyle bu soruya birçok yanıt verebilirim ama yazıyı daha da fazla uzatmak istemiyorum. O yüzden sevdiklerimden bir tanesini zor da olsa seçtim.


Little Miss Sunshine, çok tatlı, çok sevimli bir film. Tüm aile oturup izleyebilirsiniz zevkle. Çok keyifli bir yol filmi olmasının yanı sıra aile ilişkileri açısından da güzel sahneler barındırıyor. Aslında kısaca, küçük gün ışığımız Olive'ın bir çocuk güzellik yarışmasına katılabilmesi için tüm ailenin sarı minübüslerine doluşup çıktıkları yolculuğu anlatıyor. Tüm karakterler nevi şahsına münhasır tipler. Özellikle filmin içinde sahnede aile fertlerinin beraberce yaptıkları bir dans var ki sırf o sahne bile başla başına filmi sevdirmeye yetiyor. Bir de ben bu filmi İzmir'de bir gün tek başıma dışarıda yemek yerken, böyle açık havada tabletimden  filan izlemiştim. Değişik bir deneyimdi. :)

Trailer:



8. Gün: Sizi mutsuz eden bir film seçin.

Savaş temalı filmlerde genellikle böyle hissediyorum. Savaşın her türlüsü gerçekten çok acı. Bu anlamda bu soruya verebileceğim yanıtlar ise şöyle.

The Pianist, lisede izlediğim ve aklıma geldikçe hala içimi acıtan gerek oyunculukları gerekse atmosferiyle beni çok etkileyen filmlerden biri.


Schindler's List, Oskar Schindler isimli bir Alman işadamının nazilerin elinden kurtardığı Polonya yahudilerinin hikayesini ve o dönemin koşullarını çarpıcı bir şekilde anlatan çok etkileyici bir film. Kült haline gelmiş müzikleri bile tüylerinizi diken diken edecek cinsten.


Kaplumbağalar da Uçar, savaşın çocuklar üzerinde bıraktığı etkileri, mayın tarlalarında büyüyen o ufak insanların hayatını konu edinen çook çok etkileyici bir Bahman Gobadi filmi. Ayrıca Saddam'ın düşüşünden sonra Irak'ta çekilen ilk film olma özelliği de varmış.
Neler yaşanıyor dünyada, söylenecek ne çok şey var.. Ama susuyoruz sonunda.








8 yorum:

  1. The Descent'in üçüncüsü mü çıkmış :O Hemen izliim :D Gerçi ben ikinicisini de izlemedim hala. Incendies'i çok merak ediyordum. Vakit bulursam haftasonu izleyeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıkmış galiba, çok emin değilim valla. :) Incendies'i kesin izle, kesin.

      Sil
  2. Angelina Jolie benim de aklıma gelmişti evet:D
    Ayrıca Little Miss Sunshine ne güzel bir filmdir.. 'feel good movie' listende de hemmen bir iki filmi kestirdim gözüme..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa hangi filmleri kestirdin acaba gözüne? :) Cidden çok tatlı bir filmdi, çok severim. :)

      Sil
    2. Mister Foe ile Beginners.. zaten diğerlerini de izledim hehe:)

      Sil
  3. Eveeet, Mutlu Keçi filmlere niye devam etmiyor diye merak ediyordum :)
    Ahaa Mr. ad Mrs. Smith Angelina Jolie'ye en çok yakıştırdığım bilmlerin başında gelir. Filmin ikinci resimdeki bölümünü de pek sevmiştim..
    Ben de korku filmlerinde senin gibiyim,kesinlikle yalnızken izleyemem eğer yalnız değilsem de gözlerim kapalı izlerim :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oley!! merak eden bir kişi çıktı hihih. Ah o korku filmlerinden çektiklerimiz özellikle Exorcist gibi filmlerin uzun süre etkisinden çıkamıyorum mümkün mertebe de izlemiyorum. :) Bu arada bloğun çok tatlı ya, severek takip ediyorum yazılarını.

      Sil
    2. Aaa pek mutlu oldum ^.^ senin blogun da bir harika.
      Hani demişsin ya kardeşimle tuvalete beraber giderdik diye.. ben de o tür filmler yüzünden ablama az yapışmadım :)

      Sil

Firefly Lane övmek için geri dönmüş olabilir miyim?

Açtım beyaz bir sayfa başladım yazmaya. Seni çok özledim canım blog. Bu yazı nasıl başlar neye evrilir bilmiyorum. Tam şu anda geçen hafta b...