22 Ocak 2017

Bazı güzel meziyetler, özlemler, anılar vs. #17Çelınc (2-3-4-5-6. Gün)

Hafta içi uyku düzenimin değişkenliğinden-yorgunluktan filan celıncı aksattım ama hemen arayı kapatıyorum merak etmeyin. Yokluğum anlaşılmamıştır umarım. :)

Soru 2: Kalbini kazanmanın 5 yolu?

*Samimiyet: Bana içten gelin, doğal gelin yeter yapmacık veya çıkarcı bir tavrını sezersem birinin direkt soğuyorum.
*İyi bir dinleyici: Sen bir şey anlatırken sürekli lafını bölmeyen, saygısızlık yapmayan, yargılamayan, kıyaslamayan, hemen kendisiyle ilgili bir şeyler anlatma derdine düşmeyen bir dinleyici kalbimi çoktan kazanmıştır.
*Merhamet: İnsanlara, hayvanlara, doğaya saygı gösteren elinden geldiğince dünyayı iyi bir yer haline getirmeye çalışan insanlar sizi çok seviyorum.
*Espiri anlayışı: Bir insanla birlikteyken eğlenebiliyorsak o insanı sevmeye başlıyorum galiba.
*Sürprizler: Kim hayır diyebilir ki? :)

Soru 3: Hayatın bir kitap/film olsa türü ve adı ne olurdu?

Sanırım fantastik bir şey olurdu. Hayatımda en sevdiği şeyler sorulduğunda ilk 5'te Harry Potter olan birisiyim ben. Böyle elfler, hobitler, büyücüler, mutlu keçiler filan yaşar giderdik. :) Bazen bu aptal umutsuz vaka dünya için fazla hayalperest kalıyorum. Yaşadıkça, büyüdükçe daha gerçekçi olmak zorundalığı beni yoruyor. Eskiden daha mutluydum o yüzden. Şimdilerde çoğu insanın hayat gayesi çok çalışmak, ev almak, araba almak, çocuklarını iyi okullarda okutmak, avm'lerde kredi kartlarıyla yaptıkları o gereksiz alışverişlerden ibaret.
Bu gerçeklik içinde ben Amelie Poulain gibi bir hayat yaşamak isterdim sanırım.


Soru 4: Etrafındakiler hangi sorunun çözümü için sana gelirler?

Hmmm... Düşünelim! Açıkçası iyi bir dinleyici olmaya çalıştığım için insanlar genelde sıkıntılarını rahat anlatıyorlar gibi geliyor. Bunun yanı sıra soğuk kanlı bir insanım. "Aramızda kalsın ama bla bla.." laflarını çok sık duyarım mesela. Genelde de aramızda kalır. :) Ama düşününce çevremden genelde en çok insan ilişkileriyle ilgili şikayetlerini-kararsızlıklarını-soru işaretlerini duyuyorum. Eskiden adeta bir ilişki uzmanı gibi kız arkadaşlarıma taktikler verirdim artık çok bulaşmıyorum haha.

Soru 5: Her zaman ve bazen özlediğin 2 şey?

Her zaman özlediğim şey tabi ki ailem. Annem, kardeşim, sevdiklerim. İstanbul'da 2 yıldır yaşıyorum. İlk kez ailemden ayrı kaldım buraya taşınınca ve hayatım bambaşka bir yöne doğru gitti. Hem kişisel hem de genel anlamda hayatımda çok şey değişti. Bazen hayatınızda bir dönüm noktası anı olur bunu o an çok hissedemezsiniz ama geriye dönüp bakınca evet işte o an'dı diye düşünürsünüz. İşte buraya gelmek benim için öyle bir şeydi. Kalsaydım ne olurdu bilmiyorum ama merak da etmiyorum.

Bazen özlediğim şeylere gelirsek az önce sorulardan birinde bahsetmiştim. Lise-üniversite hayatımı bazen çok özlüyorum. Gerçekten ikisi de hayatımdaki en güzel yıllardı sanki. Çok daha eğleniyordum, daha mutluydum, hayata karşı daha umutluydum, dünyanın bu kadar kötü bir yer olduğunun bilincinde değildim. Mesela Alsancak'ta arkadaşlarımla ders çıkışı bahane kafede oturup laflamak, çok gülmek, o kalabalık arkadaş ortamı, sanki daha az kompleksli ve daha güvenilir insanlarla çevriliydi etrafım. İstanbul'da ise öyle değil. İş hayatına girince insan daha çok yalnızlaşıyor. Asla ve asla o zamanki arkadaşlıklar-dostluklar olmuyor. Sadece anı yaşıyorsun, birileriyle konuşup gülüyorsun ama sanki her şey yapay. İzmir'deki hayatımı en azından bu hayattan bazı kesitleri çok özlüyorum aklıma geldikçe. Ve biliyorum ki er geç geri döneceğim.

2. si ise ilk yurtdışı seyahatimiz. O heyecan bambaşkaydı. İlerideki sorulardan birinin de cevabı ile ilintili olacağı için daha fazla detaya girmiyorum. :)

Soru 6: Hatırladığın en eski anını anlatır mısın?

En eski anım... Ben baya kötüyüm bu konuda ya baya gitmiş benim hafızam. Şunu az biraz hatırlıyorum; evimizin olduğu sokakta çok yakın bir arkadaşım vardı galiba tek arkadaşım Kaan'dı ismi. Hep birlikte oynardık. Bisikletlerimiz bile aynıydı, şimdi yanımda değil ama ikimizin bisikletli bir fotoğrafı var çok şeker. Onun dışında silik anılar geliyor hep aklıma klasik kaybolma hikayesi, ilk bisikletim, kardeşimle kavgalarımız, sokakta oynadığımız oyunlar. Güzeldi ya. :) Size bir anımı anlatıyım mesela ahah ilk değil ama saçma bir şeydi. Eskiden kendimize çocuk aklımızla sürekli bir ekşın yaratmaya çalışır dedektifçilik oynardık. Bir keresinde yoldan geçen bir adamın evlerimize çok dikkatli baktığını hırsız olabileceğini düşünüp arkadaşlarla baya bir süre adamı takip etmiştik gizli gizli. Çok heyecanlıydı. En sonunda adam bize bağırmıştı da bırakmıştık peşini. :))

Şimdilik bu kadar yeni sorularda buluşmak dileğiyle. ^.^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Firefly Lane övmek için geri dönmüş olabilir miyim?

Açtım beyaz bir sayfa başladım yazmaya. Seni çok özledim canım blog. Bu yazı nasıl başlar neye evrilir bilmiyorum. Tam şu anda geçen hafta b...